Küresel ekonomide son dönemde gözlemlenen yavaşlama, dünya genelindeki büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesine neden oldu. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki faiz politikaları, tüketici talebindeki azalma ve tedarik zincirlerinde hâlen süregelen aksaklıklar, birçok ülke ekonomisinde riskleri artırıyor. Türkiye de bu dalgalanmalardan etkilenen ülkeler arasında yer alıyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası tarafından yayımlanan son raporlara göre, 2025 yılı için küresel büyüme beklentisi %2,9’a çekildi. Bu oran, pandemi sonrası toparlanma sürecinde yakalanan yüksek büyüme hızlarının oldukça gerisinde kalıyor. Özellikle ABD, Avrupa Birliği ve Çin ekonomilerinde yaşanan yavaşlama, dış ticaret açısından Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri doğrudan etkiliyor.
Türkiye ekonomisinde ihracat, büyümenin önemli kaynaklarından biri olmaya devam ediyor. Ancak, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Türkiye’nin en büyük ticaret ortaklarındaki ekonomik durgunluk, ihracat siparişlerinde gerilemeye yol açtı. 2025’in ilk yarısında Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre ihracatta %6,3 oranında düşüş kaydedildi. Özellikle otomotiv, tekstil ve beyaz eşya sektörlerinde siparişlerde azalma gözlemleniyor.
Buna karşılık, iç piyasada tüketici eğilimleri ve harcama alışkanlıkları da değişmeye başladı. Enflasyonun etkisiyle alım gücünde yaşanan daralma, perakende satışlara da yansıyor. Elektronik ürünler, beyaz eşya ve dayanıklı tüketim mallarında talep önceki yıllara göre düşerken, temel gıda ve zorunlu ihtiyaçlara yönelim artıyor. Türkiye Perakendeciler Federasyonu’nun verilerine göre, 2025’in ilk yarısında indirim marketlerinin toplam satışlar içindeki payı %47’ye ulaştı.
Turizm sektörü ise genel ekonomik görünümden daha olumlu etkileniyor. Özellikle Orta Doğu, Rusya ve Balkan ülkelerinden gelen turist sayısında artış gözleniyor. Bu durum, hizmet sektörüne ve döviz girdisine olumlu katkı sağlıyor. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), 2025 yaz sezonu için doluluk oranlarının %78’in üzerinde olduğunu açıkladı. Bu oran, pandemiden sonra en yüksek doluluk seviyelerinden biri olarak kayıtlara geçti.
Enerji ve emtia fiyatlarında yaşanan dalgalanma da hem üreticileri hem tüketicileri yakından ilgilendiriyor. Özellikle döviz kurundaki değişiklikler, ithalata dayalı üretim yapan sektörlerde maliyetleri artırıyor. Elektrik, doğal gaz ve akaryakıt fiyatlarındaki artış, sanayi üretiminde planlamayı zorlaştırıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan son verilere göre, enerji fiyatlarındaki yıllık artış oranı %42 seviyesinde.
Uzmanlar, önümüzdeki dönemde küresel belirsizliklerin süreceğini, ancak Türkiye’nin güçlü sektörleri sayesinde bu süreci nispeten daha az zararla atlatabileceğini öngörüyor. İhracatın çeşitlendirilmesi, yerli üretimin artırılması ve katma değeri yüksek sektörlere yatırım yapılması, ekonomi çevreleri tarafından çözüm önerileri arasında öne çıkıyor.